EDEBİYAT AİLESİ (ALINTI)
Edebiyat türleri, tıpkı hayatımızdaki insanlar gibi, bize farklı duygular yaşatır ve farklı ihtiyaçlarımıza karşılık verir. Kimi bize yol gösterir, kimi içimizi döker, kimi ise sadece eğlendirir. Onları tanıdık yüzlerle tarif etmek, aramızdaki bağı daha da güçlendirir.
MAKALE: Baba gibidir.
Sağlam, güvenilir ve kurallıdır. Her sözünü kanıtla, her iddiasını mantıkla temellendirir. Duygusallığa kapılmaz,net ve açıktır.Amacı sadece düşündürmek değil, aynı zamanda doğruya ulaştırmaktır.
DENEME: Anne gibidir.
Samimi ve içtendir. Bir meseleyi kendi kendine düşünüyormuşçasına,serbestçe kaleme alır. Kesin yargılara varmak zorunda hissetmez; sürecin,düşüncenin akışında saklıdır.Seni ikna etmeye çalışmaz; seni kendi iç sesinle buluşturur.
SOHBET (SÖYLEŞİ): Komşu gibidir.
Sıcak, samimi ve karşılıklı bir diyalog gibidir. Konuşan da dinleyen de aynı masanın etrafındadır. Resmiyetten uzak, gönül rahatlığıyla ilerler. Sohbetin sihri, konuşurken düşündürmesi, düşündürürken de gülümsetmesidir.
FIKRA: Arkadaş gibidir.
Gündelik hayatın içinden, herkesin tanık olabileceği bir olaya muzip bir dokunuş yapar. Lafı uzatmaz, tam zamanında söyler ve bıraktığı gülümseme yüzünden uzun süre silinmez.Hayatın dikenlerine takılıp kaldığında, sana gülümseyebilmeyi hatırlatır.
ANI: Dede gibidir.
Zamanın tozlu raflarından, bir hazine gibi çıkarıp gösterir geçmişi. Yargılamaz, öğretmeye çalışmaz. Sadece bir zamanlar orada, böyle şeylerin de yaşandığını fısıldar.Onun her hatırası, geçmişle gelecek arasında kurulmuş bir köprüdür.
MASAL: Nine gibidir.
Gerçekle hayalin, düşle hakikatin sınırlarını bir çırpıda siler atar. Dinleyeni, en saf haliyle hayal kurduğu çocukluğuna götürür.Kelimeleri sihirlidir; dinlerken çocuk olursun. Bitince de sanki bir rüyadan uyanırsın.
NUTUK: Öğretmen gibidir.
Bir fikri, bir ülküyü anlatmak ve toplumu harekete geçirmek için vardır. Sözleriyle bir ateş yakar, yürekleri kıvılcım olur.Sadece kulaklara değil, ruha ve iradeye de hitap eder.
HİKÂYE (ÖYKÜ): Çekirdek aile gibidir.
Sıcacık, samimi ve derinden bağlıdır. Hayatın kocaman bir parçasını değil ama en çarpıcı, en anlamlı anını yakalar.Sayfayı kapatsan da bıraktığı sıcaklık hep sende kalır.
ROMAN: Sülale gibidir.
İçinde bir dünya barındırır. Onlarca karakter, onlarca hayat, upuzun bir zaman dilimi… Her sayfasında yeni bir kapı açar ama hiçbirini kopuk hissettirmez.Açtığın anda içine çeker; okudukça büyür, büyüdükçe seni daha çok sarar sarmalar.
ŞİİR: Dost gibidir.
Söylenmeyen her şeyi, söylenenden daha güzel ifade eder. Aşkın, hüznün, özlemin ve isyanın en yoğun halidir. Kalbe doğrudan hitap eder.Suskunluğun bile anlam bulduğu yerdir. Az söze çok şey söyleyebildiği için en çok onda kendini bulursun.
Her bir tür, edebiyatın engin evreninde ayrı bir yıldız gibi parlar. Onları tanımak, sadece bir okur olarak değil, bir insan olarak da bizi zenginleştirir. Çünkü edebiyat, nihayetinde insanı anlama ve anlatma sanatıdır.