Padişah ve Beyaz Atı
Padişahın birinin beyaz bir atı varmış. Padişah, bu atını çok severmiş. Bütün adamlarının bir arada bulunduğu bir gün:
- Bu atıma gözünüz gibi bakacaksınız.En kıymetlim odur.Ona bir şey olduğunu duyarsam canınızı okurum.Hele ölüm haberini getirenin kafasını uçururum. Çok dikkatli olun. Çünkü, bu beyaz atımı çok seviyorum. Onun ölüm haberi bende derin üzüntüler oluşturur,demiş.
Zaman bu, akıp geçerken, günün birinde aksilik bu ya ecel gelir,beyaz atı da bulur. Ve beyaz at ölür. Padişahın adamlarını bir telaş sarar. Herkesin aklında padişahın söylediği söz vardır.
Kimse cesaret edemez ve beyaz atın ölümünü hükümdara haber vermek istemez. Seyis başı, düşünür, taşınır. Sonunda padişaha gidip haber vermeye karar verir. Seyis başı büyük bir cesaret ile hükümdarın huzuruna çıkar:
-Padişahım…
-Ne oldu Seyis Efendi,yoksa atıma bir şey mi oldu?
-Padişahım,sizin atın son günlerde hiç iştahı yok.
Kral çok üzülmüş,kahrolmuş.Aradan birkaç saat geçmiş seyis tekrar gelmiş:
- Padişahım, sizin beyaz at var ya!
-Hayır ola seyis başı?
- Sizin beyaz at yatmış, ayaklarını dikmiş, gözlerini yummuş, karnı şişmiş.
-Seyis başı, Seyis başı! Desene, bizim beyaz at öldü!
- Aman, Padişahım. Ben demedim, valla siz dediniz. Siz dediniz, diyerek seyis başı kafayı kurtarır.