Kelime (Sözcük) Cümlenin anlamlı en küçük birimine kelime denir. Kelime, dilin en küçük anlamlı parçasıdır. Kelimelerin belirli bir düzen içinde bir araya gelmesiyle anlaşma sağlanır.
Cümle içinde her sözcüğün bir anlamı vardır. Her sözcük kullanıldığı yere göre anlam kazanır. Anlamdaş sözcükler dahi olsa bir sözcüğün yerine başka bir sözcük kullanılmayabilir.
Örnek:
“Beyaz peynir” yerine “ak peynir” diyemiyoruz. Oysaki beyaz ile ak eş anlamlıdır. Kelimeler cümle içinde anlam kazanır.
Kelimeler sahip oldukları anlamlar dışında yeni bir anlam kazanabilir. Cümle içindeki kullanışlarına göre yeni bir anlam sahibi olan kelimeler gerçek anlam, yan anlam, mecaz anlam gibi isimlerle değerlendirilir.
Gerçek Anlam
Gerçek anlam temel anlam ve yan anlam olarak ikiye ayrılır.
Temel Anlam Kelimelerin taşıdığı ilk anlamdır. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Sözcüğün temel anlamıdır.
Örnek:
Soğuktan burnum kızarmış. Gölün kıyısındaki bodur ağaçlar nasıl güzel görünüyor. Dolaptan temiz elbise çıkardım. Dün gece kanadı kırık bir kuş balkonumuza düşmüş. Birazdan yola çıkacağız. Gözlerinin rengi çok güzel. Çocukların süt dişleri çürümüş. Spor yapınca kollarım çok ağrıdı.
Yan Anlam Sözcükler gerçek anlamına bağlı olarak farklı bir anlam kazanabilir.Yakıştırma ve benzerlik ilgisine bağlı olarak kazanılan yeni anlama yan anlam denir. Genellikle insandan doğaya aktarım şeklinde karşımıza çıkar.
Örnek:
Uçağın kanadı parçalanmış. Kapının kolunu tut. Yokuşun başına kadar yürü. Dağın sırtına güneş vuruyor. Şehrin göbeğinde kapkaç yapılmış. Bu dalda başarılı olacağına inanıyorum. İstanbul Boğazı
NOT: Gerçek anlam ve yan anlam arasında işlevsel veya biçimsel bir anlam ilgisi olmalıdır.
Örnek:
Soğuktan su boruları patlamış. (gerçek anlam) Gülün tomurcukları patlamış. (yan anlam) Meyveler rüzgar çıkınca yere düştü. (gerçek anlam) Çocuğun pantolonu yere düştü. (yan anlam)
NOT: Bir kelimenin birden fazla yan anlamı olabilir ama bir tek gerçek anlamı vardır.
Örnek: Hayvanın ön dişi kırıldı. (gerçek anlam) Tarağın dişleri çok kalın. (yan anlam) Bir diş sarımsak yedim. (yan anlam)
Meyveler rüzgardan yere düştü. (gerçek anlam) Çocuğun pantolonu üzerinden düşüyor. (yan anlam) Bu yılın ilk karı düştü. (yan anlam) Kavakların gölgesi yola düşüyor. (yan anlam)
Başımda fena bir ağrı var. (gerçek anlam) Devletin başı cumhurbaşkanıdır. (yan anlam) Dağın başına çıktık. (yan anlam) Her şeyi en başında konuşalım. (yan anlam)
Mecaz Anlam Bir sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak kazandığı yeni anlama denir. Sözcük ilgi ve benzetme sonucu gerçek anlamından kopar. Örnek Annemin pastasına bayıldım. Boş gözlerle bakma. Atatürk bu millete ışık oldu. Bu konuyu bir daha açmayın. Tatlı sözleri hepimizi etkiledi. Beni düşünmen çok ince bir davranış. Konsere gidemeyince biletler yandı. Olaylara karşı kör olmayalım. Söylediği ağır sözler beni çok üzdü. Kitapları taşıyacağım diye kolum koptu. NOT Bir sözcüğün mecaz anlamda kullanılıp kullanılmadığı o sözcüğü cümle içinde görmeden anlayamayız. Kadın kan aldırırken bayıldı. (gerçek anlam) Annemin pastasına bayıldım. (mecaz anlam) Mecaz anlamda anlatımı kuvvetlendirmek esastır. Kelime bütünüyle yeni bir anlam kazanır. Mecaz anlamlı kelime başka bir kelime yerine kullanılır. Mecaz anlam en çok deyim ve atasözlerinde karşımıza çıkar. Mecaz anlamında kullanılan sözcük artık soyut bir anlam kazanmıştır.
*Terim Anlam Bir bilim, sanat veya meslek dalıyla ilgili kavramı karşılayan kelimelere terim anlamlı kelimeler denir. Terimlerin anlamları dar ver sınırlıdır. Örnek Özne-Dilbilgisi Üçgen-Geometri Sahne-Tiyatro Ekvator-Coğrafya Palet-Resim Gol-Futbol NOT Bir sözcüğün terim anlamlı olup olmadığını ancak cümle içindeki anlamına bakarak anlarız. (Terim anlam) Bilet aldığım oyun tek perdeymiş. (Gerçek anlam) Evin perdelerini asarken yardım eder misin? (Terim anlam) İki noktadan bir doğru geçer. (Mecaz anlam) Doğru haberi gazetede okudum. (Terim anlam) Üçgenin iç açılarının toplamı 180 derecedir. (Mecaz anlam) Olaya hiç bu açıdan bakmamıştım. NOT Bir kelime birçok alanda terim anlamlı olarak kullanılabilir. Örnek Hiçbir ek almamış kelimelere kök denir. (Dilbilgisi terimi) On altı kök dışına dört olarak çıkar. (Matematik terimi) Bitkiyi toprağa kök bağlar. (Coğrafya terimi) NOT Terim anlam sözcüğün ait olduğu dalın kendi ismi terim anlamlı değildir. Örnek Sol anahtarı - Terim Müzik -Terim değildir NOT “Güneş, Ay, Dünya, Mars” gibi sözcükler coğrafi bir olarak kullanılıyorsa büyük harfle, kullanılmıyorsa küçük yazılır. Örnek Atmosfer Güneş ışıklarının zararlı etkilerini azaltır. (Terim anlam) Kardeşi evimize bir güneş gibi doğdu. (Terim anlam değil) Dünya’nın dörtte üçü sularla kaplıdır. (Terim anlam) Dünya kadar işim var. (Terim anlam değil)
*Somut Anlam Beş duyu organımızın herhangi biriyle algıladığımız varlıklar somut varlıklardır. Örnek Ağaç, taş, su, yol, ev, kum, ses, elma, rüzgar.
*Soyut Anlam Beş duyu organımızla algılayamadığımız ama var olduğunu bildiğimiz varlıklar soyut varlıklardır. Örnek Hayal, düşünce, rüya, sevgi, iyilik, insanlık.
*Soyutlama Soyut anlamlı bir sözcük zamanla somut bir anlam kazanabilir veya somut anlamlı bir sözcük soyut anlam kazanabilir. Somut anlamlı bir sözcüğün soyut anlamda kullanılmaya soyutlama veya soyutlaştırma denir. Örnek Taş kalplisin sen. Somut olan taş sözcüğü soyut anlamda kullanılmıştır. Acı haber hepimize ulaştı. Bu soğukluğu beni çok üzüyor. Yeni saç modeli ona ayrı bir hava kattı. Ahmet çok yüreksiz davranınca bu işi ben halletmeye karar verdim.
*Somutlama Soyut olan bir sözcüğün somut anlamda kullanılmasına somutlama veya somutlaştırma denir. Örnek Bütün hayallerim suya düştü. Arkadaşlık her zaman gölge veren bir ağaçtır. Yazınızda kuru bir anlatım var. Bunu yapmak için yürek gerekir. İyilik öldü, kötülük yaşıyor. Gözlerinden ateş fışkırıyor. Ceplerine doldurduğu mutlulukla yola çıktı. Umutlarıma kanat takıp uçurdum.
GENEL VE ÖZEL ANLAM Birden fazla varlığı bünyesinde barındıran, anlam çerçevesi geniş olan sözcüklere genel anlamlı sözcükler denir. Anlam çerçevesi dar, özel anlamı olan kelimeler ise özel anlamlı kelimelerdir. Örnek Varlık İnsan Genelden özele
Sporcu Özelden Genele Futbolcu Volkan
Türkçe Paragraf Genelden özeleCümle Özelden genele Kelime Hece Harf Genel anlamlı sözcük, bir sözcük türünün tamamını, özel anlamlı sözcük ise türünün birini ortaya koyar. Örnek Petrol ürünlerinden benzine zam geldi. Genel Özel Alfabenin yedinci harfi “f” dir. GenelÖzel Çocukluk günlerim ömrümün en güzel yılları. Özel Genel Yazı türlerinden en sürükleyici olan “anı” dır. Genel Özel Türk tarihinde, Çanakkale Savaşı önemli bir yere sahiptir. Genel Özel
NİTEL VE NİCEL ANLAM Herhangi bir ölçme aracıyla ölçülebilen, sayıyla ifade edilen, miktarı tespit edilebilen, azlığı ve çokluğu belirlenebilen sözcüklere nicel anlamlı; bir sözcüğün özelliğini, niteliğini, nasıl olduğunu bildiren sözcüklere nicel anlamlı sözcükler denir. Örnek (Nicel) Bizim evin yanında büyük bir otel var. (Nitel) Büyük insanlar, iyi düşünenlerdir. (Nicel) Geniş bir evde oturuyoruz. (Nitel) Geniş insanlar kendilerini üzmez. NOT Bir sözcüğün nitel veya nicel olması, kullanıldığı cümleye göre değişir. Örnek Bu işten iyi para kazandı. (Nicel) Merkeze yakın bir semtte oturuyoruz. (Nicel) Güler yüzüyle herkese kendini sevdirdi. (Nitel) Annemin lezzetli yemeklerini özledim. (Nitel) Bana yakın davrandığı için ona başımdan geçenleri anlatmıştım. (Nitel) Öfkeli insanlar her zaman huzuru bozar. (Nitel)
EŞ ANLAMLILIK (ANLAMDAŞLIK) Anlamları aynı, yazılışları farklı kelimelere eş anlamlı kelimeler denir. Örnek Ulus --- Millet Misafir --- Konuk Öykünmek --- Taklit etmek Zaman --- Vakit Kıymet --- Değer İlgi --- Alaka İdare --- Yönetim Aş --- Yemek Cevap --- Yanıt NOT Bir sözcüğün eş anlamlısını cümledeki kullanımı belirler. Örnek Çektiğimiz sıkıntının nedeni sevgisizliktir. Bu seferki yolculuğumuz çileli geçti. *Burada sıkıntı ve çile eş anlamlıdır. Elindeki çileyi yumak yapmış. *Buradaki çilenin eş anlamlısı sıkıntı değildir. Yani kelimeler her cümle içinde birbirinin yerini tutmayabilir. Saçlarında beyazlar fazlalaştı. Saçlarında aklar fazlalaştı. Gelirken beyaz peynir aldım. Gelirken ak peynir aldım. NOT Deyim ve atasözlerinde sözcüklerin eş anlamlısı kullanılmaz. Dost kara günde belli olur. Dost siyah günde belli olur. NOT Aynı cümlede eş anlamlı sözcüklerin kullanılması gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğuna yol açar. Örnek Buluş ve icatlar sayesinde yaşamımız kolaylaştı. Onun beğeni ve zevklerine güvenirim.
YAKIN ANLAMLILIK Bazı kelimeler anlam bakımından birbirini tam olarak karşılamazlar ama anlamca birbirini çağrıştırırlar. Bu kelimelere yakın anlamlı kelimeler denir. Örnek Dilemek ~ İstemek Beklemek ~ Durmak Mutluluk ~ Sevinç Donmak ~ Üşümek Eş ~ Dost Bakmak ~ seyretmek Yollamak ~ Göndermek Hısım ~ Akraba Uğraşmak ~ Didinmek Yalan ~ Yanlış Rahat ~ Huzur NOT Yakın anlamlılıkta da sözcüğün cümle içindeki kullanımı belirleyicidir. Çiçekleri çiğnedi. Yakın Çiçeklere bastı. Anlamlı Yasaları çiğnedi. Yakın Yasalara bastı. Anlamlı değil NOT Eş anlamlılık ve yakın anlamlılık farklı durumlardır. Eş anlam aynı anlamda iki sözcük demektir. Bunlardan biri başka bir dilden dilimize girip yerleşmiş kelimedir. Yakın anlamlılıkta ise anlamlar yakındır. İki kelimede dilimizdedir.
ZIT ANLAMLILIK (KARŞIT ANLAM) Birbirine karşıt kavramları, durumları varlıkları ifade eden kelimelere zıt anlamlı kelimeler denir. Örnek Aşağı – yukarı Alt – üst Usta – acemi Tok – aç Tatlı – acı Kalabalık – ıssız Yabancı – yerli Barış – savaş Boş – dolu NOT İki kelimenin zıt anlamlı olabilmeleri için aynı anlam özelliği taşımaları gerekir. HAFİF (ağırlığı az olan) --- AĞIR (ağırlığı fazla olan) NOT Her kelimenin zıt anlamlısı yoktur. NOT Bir kelimenin zıt anlamlısı ile olumsuzu aynı değildir. Örnek Kelime, Zıt Anlamlısı, Olumsuzu Gelmek, Gitmek, Gelmemek Tatlı, Acı, Tatsız Akıllı, Deli, Akılsız Uyumak, Uyanmak, Uyumamak Almak, Vermek, Almamak Kirli, Temiz, Kirsiz
NOT İki kelimenin karşıt anlamlı olabilmeleri için ikisinin de gerçek ya da ikisinin de mecaz olması gerekir.
Örnek Dün akşam bize geldi. (gerçek anlam) Bu işin sonu nereye gider. (mecaz anlam) *Burada gelmek ve gitmek zıt anlamlı değildir. Çünkü biri gerçek, biri mecaz anlamlıdır. Dayımlar bize geldi. Arkadaşım akşam çarşıya gitti. *Burada gelmek ve gitmek zıt anlamlıdır.
SESTEŞ ANLAM (SESTEŞLİK) Yazılışları ve okunuşları aynı, anlamları farklı kelimelere sesteş yani eşsesli kelimeler denir. Örnek Gül-Çiçek Gülme eylemi Yaş-Islak Ömrün bir yıllık dilimi Yan- Taraf Yanma eylemi Limon dilimde acımsı bir tat bıraktı. Dil bir milleti, millet yapan unsurdur. Dil Anlaşma, lisan Tat alma organı NOT Sözcüklerin mecaz anlamları ve sesteşleri karıştırılmamalıdır. Sözcüklerin sesteş olabilmesi için anlamlarının tamamen bağımsız olması gerekir. Örnek *Taşlı yollar bisikletimin tekerini patlattı. (gerçek anlam) Soruya faklı çözüm yolları önerdi. (mecaz anlam, sesteş değil) Tavuğun tüylerini yolduk. (Sesteş) *Yüzün çok solgun görünüyor. (gerçek anlam) Benimle konuşmaya yüzü yok.(mecaz anlam, sesteş değil) Buraya yüz adet çuval bırakıldı. (Sesteş) NOT Düzelme işareti eşsesliliği engeller. Halahâlâ Karkâr Adetâdet Yaryâr Bu kelimeler arasında eşseslilik ilişkisi yok.
YANSIMA KELİMELER Doğada bulunan canlı veya cansız varlıkların çıkardığı seslerden esinlenerek ve o sesleri taklit ederek ortaya çıkan kelimelere yansıma kelimeler denir. Tabiat yansımalı sözcüklerde diyebiliriz. Miyav Tak takyansıma sesler Pat Miyavlamak Takırtıyansıma sözcükler Patırtı
Örnek Babamın horultusundan uyuyamadım. Elindeki cevizleri çıtır çıtır kırdı. Derenin şırıl şırıl sesi bizi mest etti. NOT Yansıma sözlerde ses-anlam ilişkisi olmalıdır. Görme duyusuna ait bazı sözcükler yansıma sözcüğü andırsa da yansıma olarak kabul edilemez. Yansıma sözcükler sadece doğadaki seslerin taklidiyle oluşur. Örnek Güneş bugün pırıl pırıl parlıyor. Kuşlar ötüştü. Bugün ışıl ışıl bir güne uyandık. Altı çizili sözcükler yansıma sözcükler değildir. NOT Yansıma sözcük gerçek anlamından uzaklaşıp mecaz anlamında kullanılırsa yansıma sözcük özelliğini kaybeder. Örnek Toplantıda sıkıntıdan patladı. (Patlamak burada yansıma özelliğini kaybetmiştir.)
İKİLEMELER Anlamı kuvvetlendirmek, pekiştirmek, daha çekici hale getirmek amacıyla kurulan tekrar gruplarına ikileme denir. Cümlede durağan hal ikileme ile zihinde güçlü bir canlandırma yapar. *İkilemeler çeşitli şekillerde oluşur. 1) Aynı sözcüğün tekrarı ile oluşan ikilemeler: Artık onunla açık açık konuşacağım. Yavaş yavaş bu işi bitirelim. Bunları bile bile hala çalışmıyor. Tatlı tatlı konuşmak varken bağırdın. Bize deste deste kalem getirmiş. 2)Yakın anlamlı sözcüklerin birlikteliğiyle oluşan ikilemeler: Evini barkını satıp buralardan gitti. Allah akıl fikir versin. Evimize sağ salim vardık. Yalan yanlış bilgiler vermeyelim. Malın mülkün kıymeti geçicidir. 3) Eş anlamlı sözcüklerin birlikteliğiyle oluşan ikilemeler: Ses seda çıkmıyor hiçbirinizden. Kılık kıyafetinize dikkat edin. Güçlü kuvvetli bir adamdı. Adamcağız artık bitip tükendi. 4)Karşıt anlamı kelimelerle kurulan ikilemeler: Aşağı yukarı on gündür görüşmüyoruz. Er geç her şeyi öğrenecek. Bata çıka öğrendi bu işi. Bu işi iyi kötü öğrendik. 5) Biri anlamlı biri anlamsız kelimelerle kurulan ikilemeler: Ufak tefek bir çocuktum. Defterine eğri büğrü yazmış. Kıyafetleri eski püsküydü. Kitap mitap okumam ben, dedi. Tek tük ışıklar yanmaya başladı. Sıkı fıkı bir dostluğumuz vardı eskiden. 6) İkisi de anlamsız kelimelerle kurulan ikilemeler: Ivır zıvır şeyleri toparlayıp attım. Çıtı pıtı bir kız çocuğu girdi içeri. Lütfen abur cubur yemeyelim. Böyle abuk sabuk düşüncelerinden kurtul. Paldır küldür içeriye daldı. Evden apar topar çıktı. Yemek yerken mırın kırın ediyor. 7) Yansıma sözcüklerin tekrarıyla kurulan ikilemeler: Suyun şırıl şırıl akması beni mest ediyor. Çocuklar fısıl fısıl konuşuyorlar. İçeriden gümbür gümbür ses geldi. Kadıncağız hıçkıra hıçkıra ağladı. Fokur fokur kaynayan su üzerime döküldü. 8) Biri olumlu, biri olumsuz kelimelerle kurulan ikilemeler: Oraya gider gitmez beni ara. Duyar duymaz yanıma geldi. Olur olmaz sebeplerden tartışıyoruz. Bilir bilmez konuşunca canım sıkıldı. *İkilemeler her zaman ayrı yazılır. *İkilemeler arasına asla noktalama işareti konmaz. *İkilemeleri oluşturan sözcükler ek alabilir Omuz omuza verdik mi her şeyi aşarız. Güzeller güzeli kızları yuvadan uçtu.
KELİMEDE ANLAM OLAYLARI Ad Aktarması Benzetme amacı olmadan, bir sözü başka bir söz yerine kullanmaya denmektedir. Bir sözcük başka bir sözcük yerine benzetme amaçlı değil, çağrıştırma amaçlı kullanılır. Örnek Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl! (Hilâl burada bayrak yerine kullanılmıştır, benzetme olayı yoktur. Bayraktaki hilâlden esinlenip bayrağa hilâl denmiştir.) İşe alınman için dün şirketle görüştüm. O evine bağlı bir insandır. Gençlik, kafası ve yüreği ile toplumun güvencesidir. Eve haber ver, akşam gecikirim. İki raket kıyasıya yarışıyor. İki baş bir yastık içindir. İstanbul’dan kalkan uçak az önce Adana’ya indi. (Adana -> havaalanı) Bu tekerlekler nelere şahit oldu. Stadyum, kıyametleri kopardı. Bereket yağıyor. Konya, bu olaya sessiz kaldı. Ayağını çıkarmadan içeri girdi. Çay koy, geliyorum. Bardağını bitir de, sana çay vereyim. Tek oturuşta dört tabak yedi.
Dolaylama Tek kelimeyle belirtilebilen bir kavramı, birden fazla kelimeyle anlatmaya denir. Türkçe zengin yapılı bir dildir. Etkili bir anlatım yapmak için dolaylamayı kullanabiliriz. Örnek Güller Diyarı à Isparta Kızıl Gezegen à Mars Medeniyetler Beşiği à Mezopotamya Bacasız Sanayi à Turizm Ormanlar Kralı à Aslan Türkiye’nin Kalbi à Ankara Derya kuzusu à Balık Ulu Önder à Atatürk Kara Elmas à Kömür Beyaz Altın à Pamuk Ekmek Kapısı à İş Sokaktaki adam à Vatandaş Kara Kıta à Afrika Tahıl Ambarı à Konya Delikli demir à Tüfek Vatan borcu à Askerlik File bekçisi à Kaleci Dolaylama genellikle isim tamlaması veya sıfat tamlaması şeklinde yapılır.
Güzel Adlandırma Bazı sözcük veya sözcük gruplarının doğrudan söylenmesi insanları rahatsız eder. Böyle sözcüklerin yerine daha güzel sözcükler kullanarak güzel adlandırma yapılır. Güzel adlandırmadaki amaç, kavramın içindeki olumsuzluğu örtmektir. Örnek Verem-İnce hastalık Ölüm-Sizlere ömür-Rahmete kavuşmak Kör-Görme engelli Sağır-İşitme engelli
Duyu Aktarımı (Duyular Arası Aktarma) Bir duyuyla aktarılan kavram veya varlığın, başka bir duyuyla algılanabilecek şekilde kullanılmasıdır. Duyular arası aktarma bir durumu daha etkili ifade eder, sözün etkisini arttırır. Örnek Sanatçı sıcak tavırlarıyla dikkat çekti. (Sıcak kavramı dokunma duyusuna aittir. Dokunma duyusundan görme duyusuna aktarılmıştır.) Dışarıdan keskin bir koku geliyor. (Koku alma>dokunma) Kardeşiyle tatlı tatlı konuştu. (İşitme> tatma) Yumuşak sesiyle bizi büyüledi. Bize çok soğuk davrandı. İçeriden acı çığlıklar geliyor. Tatlı bir rüzgar esiyor sahilde. Kadife sesi hepimizi etkiledi. Derin bakışların esaretinde kaldım. Aşırı sert konuşuyorsun. Dolabı açınca ekşi bir koku yayıldı. Aksak bir sesle şarkı söyledi. Buraya gelince yoğun bir balık kokusu insanı çevreliyor.
Mübalağa (Abartma) Duygu ve düşüncelerin abartılarak anlatılmasıdır. Genellikle övgüde ve yergide kullanılır. Bir şeyin niteliklerini olduğundan fazla göstererek okuyucunun zihninde iz bırakmak amaçlanmıştır. Örnek Alem sele gitti gözümün yaşından. Güle güle öldük. Sana olan aşkım dağı taşı eritir. Değirmeni eritti gözümün yaşı. Sana bin kere söyledim. Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda. Çocuk bir deri bir kemik kaldı. Ben ki toz kanatlı kelebeğim / Minicik gövdeme yüklü Kaf Dağı Sana dar gelmeyecek Makberi kimler kazsın? / Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın. Korkudan yüreğim ağzıma geldi. Sevinçten göklere zıpladım. Bir bakışın yüreğimi deldi geçti. Gittiğini duyunca bir kez daha öldüm.
Kişileştirme (Teşhis) İnsan dışındaki varlıkları insan özelliği vererek anlatmaya denir. Mecazlı bir anlatım özelliği vardır. Örnek Sevincinden ağlayan rüzgâr, haykıran rüzgâr / Kalplere sevinç, umut, inanç getiriyor. Bir yağmur başlar ya inceden ince / Bak o zaman topraktaki sevince. Kuşlar senin uzak diyarlara gittiğini söylediler bana. Bir balık ağlıyordu / Denizde Başını yaslamış / Ufacık bir yosun parçasına Rüzgar sevincinden haykırıyor. Koyu bir karanlık öptü denizi. Hüzünlü menekşeler baharı düşünüyor. Ben isterim ki / Bulutlar ağlasın / Çocuklar ağlamasın. Yavaş çek kürekleri, ay uyanmasın. Yeşil sedirlerde dinlenir huzur. Bu zor günlerimde kitaplarım dostum oldu. Teşhis sanatının amacı cansız varlıklara veya soyut kavramlara insana ait özellikler kazandırıp, onları canlandırma ve anlatımı kuvvetlendirmektir. Bu sanat masal ve fabl türlerinde sıkça kullanılır.
Konuşturma (İntak) İnsan dışındaki varlıkları insan gibi konuşturmaya denir. Örnek Deniz ve mehtap sordular seni: “Neredesin?” Sormuşlar deveye: “Neden boynun eğri?” “Nerem doğru ki?” demiş. Adam elini uzattı, tam onu koparacaktı ki menekşe : “Bana dokunma” dedi. Akşam rüzgarı der ki Ali’ye: -- Gözler ileriye, gönül geriye. Kurnaz tilki sesini yumuşatarak ona dedi ki: “Kardeşciğim, biz artık dostuz.” NOT Konuşturulan her varlık kişileştirildiği için konuşturma sanatının olduğu her yerde kişileştirme de vardır. Ama her kişileştirme olan yerde inak olmak zorunda değil. Örnek *Kitap çocuğa: “ Seni hiç yalnız bırakmam.” Dedi. (konuşturma, kişileştirme) *Kurbağa prensesi görünce sevindi. (kişileştirme)
Benzetme (Teşbih) Söze söyleyiş güzelliği katmak, sözün etkisini kuvvetlendirmek, anlatımı güçlendirmek amacıyla aralarında ortak nitelik bulunan iki varlıktan birinin diğerine benzetilmesidir. Özellik bakımından güçsüz olan güçlü olana benzetilir. Örnek Aslan gibi bir çocuktur. Kükremiş sel gibiyim. Dostlar bir ırmaktır. Orayı avcumun içi gibi bilirim.
*Benzetmenin dört ögesi vardır. 1) Benzeyen 2)Kendisine Benzetilen 3)Benzetme Edatı 4) Benzetme Yönü
Benzeyen: Benzetme yapılan özelliğe ihtiyaç duyulan unsur. Benzetilen: Kendisine benzetilen güçlü unsur. Benzetme Edatı: Benzetme ilişkisi sağlayan unsur; gibi, kadar, misali, tıpkı… Benzetme Yönü: Hangi açıdan benzetme yapıldığı benzetmenin yönüdür. Örnek Pamuk gibi yumuşacık elleri vardı. Benzeyen: EllerBenzetme Yönü: yumuşaklık Benzetilen: PamukBenzetme Edatı: gibi Benzetme dışı unsur: vardı NOT Her benzetmede benzetme ögelerinin hepsi kullanılmayabilir. Örnek Altın kalbi hepimizi düşünmüş. Benzeyen: eller Benzetilen: pamuk Benzetme Dışı Unsur: hepimizi düşünmüş Beşikte yatan meleğe bakınız. Benzeyen: Bebek (beşikte yatan) Benzetilen: Melek
Tezat (Karşıtlık) Birbirine karşıt duyguların, düşüncelerin, kavramların bir arada kullanılmasıyla oluşan söz sanatıdır. Örnek Güleriz ağlanacak halimize. Yazımı kışa çevirdin. Çirkin ördek yavrusu, sen ne zaman güzel bir kuğu oldun? Eğri oturalım, doğru konuşalım. Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü. Nedir benim bu çilem / Hesap bilmem / Muhasebe memuruyum. Neden böyle düşman görünürsünüz / Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?